Selülit hastalığı, cildin altındaki yağ dokusunda oluşan hasar sonucunda, cilt yüzeyinin "portakal kabuğu" olarak adlandırılan pütürlü bir görünüme sahip olması durumudur. Bu estetik olarak hoş olmayan durum, sağlık açısından da sorun haline gelebilir. Cilt altındaki yağ dokusunun sıkışması ve liflerin hasar görmesiyle cilt bu şekilde pütürlü hale gelir. Ciltte hem görsel olarak hem de temas edildiğinde sert ve pürüzlü yapısı ortaya çıkar. Bu sorun kadınları erkeklerden daha fazla etkiler. Toplumda her 10 kadının 9'u farklı derecelerde selülit sorunu yaşar. Özellikle basen bölgesinde, kalça, dizler, bacaklar ve bileklerin iç kısımlarında selülit hastalığı görülür.

Selülit oluşumunda hormonların etkisi olduğu kadar, genetik etkenler, alkol ve sigara tüketimi, tuz kullanımının fazlalığı, suyun az içilmesi, stres, doğum kontrol hapları, dolaşım sistemi sorunları ve metabolizma hızı gibi faktörler de etkili olur. Kadınlarda ergenlik, gebelik ve menopoz dönemlerinde hormon seviyeleri değiştiğinden, selülit hastalığı daha fazla görülür. Selülit hastalığı şiddetine göre sınıflandırılır.

Selülit hastalığı, özellikle üst bacaklarda kolayca fark edilecek değişimlere neden olur. Cilt dokusu üzerinde tanecikli bir yapı gibi kendini gösterir. Bunların görünümü derecesine göre sınıflandırılmaktadır. İlk iki derece selülit daha kolay tedavi edilebilirken, sonraki derecelerde tedavi süresi uzar.

Fazla belirgin olmasa da gözle fark edilebilen selülit oluşumudur. Cilt elle sıkıştırıldığında daha fazla belli olur. Bu kişilerin vücut yapısı sıkıdır ve deformasyon oranı azdır. Oldukça kolay tedavi edilebilir.

Bu derecedeki selülitler elle sıkıştırılmadan bile görülebilir. Ebatları biraz daha büyük olan selülitler bacakların iç kısımlarında, kalçada ve dizin üstünde deformasyona neden olur. Yatar vaziyette fazla belli olmaz. Erken müdahale edilirse, tedavisi daha kolay olur.

Selülitler bu aşamada büyümüş olurlar. Cilde dokunduğunuzda engebeler olduğu fark edilebilir. Ayrıca dokunma sırasında ağrı hissedilir. Bacaklar ve kalça gevşek bir dokuya sahip olur, sarkmalar oluşur. Bu selülitlerde yatarken fark edilmeyecek durumda olabilir. Ancak tedavisi daha uzun sürer.

Bu derecedeki selülitlerde cilt girintileri daha fazladır ve çapları büyümüştür. Bacaklarda pantolonun altından bile fark edilebilir. Cilt daha ağrılıdır ve elastikiyet önemli oranda azalmıştır. Hastalarda genellikle varis sorunu da bulunur. Yatarken bile fark edilecek yapısal bozukluk meydana gelmiştir. Bu derecede sabırlı olunması gerekir.

Selülit hastalığının tedavisinde kişinin yaşı, kilosu, genetik yapısı ve boyu gibi etkenler değerlendirilerek, var olan hastalıklar ve kullanılan ilaçlar göz önüne alınır ve uygun bir tedavi belirlenir. Tedavide hedef, selülit dokusunun çözünmesi, buradaki yağların enerjiye çevrilmesi, metabolizma hızının artırılması ve yağ yakımının sağlanmasıdır. Bu sayede cilt kendini toparlayacak, kas yapısı düzelecek, vücuttaki toksinler dışarıya atılacak ve dolaşım düzelecektir. Seanslar halinde uygulanan tedavide ciltteki düzelme her aşamada kendini gösterir. Bu tedavide mezoterapi, lazer gibi uygulamalar kullanılır. Kişinin de bu esnada günlük yaşamında bazı düzenlemeler yapması gerekir. Bu düzenlemeler beslenme ve hareketlilik açısından uygulanmalıdır.

Selülit hastalığı herkeste farklı etkiler gösterebilir. Bunun tedavisi zorlu bir süreçtir ve hastaların mutlaka sabırlı olması gerekir. Günlük yaşam tarzı değişimlerine dikkat edilmeli ve tedaviden sonra da koruma amacıyla bu düzenlemelere devam edilmelidir.